SİYASET

Milletvekili İbrahim, 15. yıldönümünde Ohri Çerçeve Anlaşmasını değerlendirdi

Ufuk Derneği’nin Kurucu Başkanı ve şu anda Türk Hareket Partisi Genel Sekreteri ve Milletvekili görevinde bulunan Enes İbrahim, Ohri Çerçeve Anlaşması’nın 15.yıldönümü vesilesiyle anlaşmanın Türkleri ilgilendiren yönünü habermakedonya.com’a değerlendirdi.

 THP Milletvekili Enes İbrahim’in Ohri Çerçeve Anlaşması konusunda yaptığı değerlendirme:

Ohri  Çerçeve Anlaşması’nın imzalanmasından 15 yıl geçti. Ancak 15 yıldır Makedonya Türkleri bu anlaşmadan hak ettiği konumu ve payı alamamıştır. Hala anlaşmanın uygulanmasında ciddi sıkıntıların yaşandığını sadece biz değil, Avrupa Komisyonu, AB İlerleme raporları ile Raynhard Pribe (Pribe- AB’nin yolsuzluk dosyası sonucunda hazırlattığı rapor) raporunda da belirtilmektedir. Ruhunu kaybeden Ohri Çerçeve Anlaşması ile Makedonya’da Türkler 3.sınıf vatandaş olmuşlardır. Arnavut ve Makedon partileri arasında bir siyasi pazarlık aracı olan anlaşma ile birlikte Makedonya’da yaşayan Türkler tamamiyle unutulmuştur. Siyasi pazarlıklarda Türklerin konumu ve elde etmesi gereken pay hiç görüşülmemiştir. Tamamiyle ruhunu kaybeden bu anlaşma siyasi pazarlık, baskı, tehdit, rüşvet ve yolsuzluklar için kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Özellikle son 10 yılda hükümeti oluşturan partiler Ohri Çerçeve Anlaşması’nın ruhunu, içeriğini ve gerçek hedef ve amacını  anlayamamış veya anlamak istemediklerini düşünüyorum. Bu anlaşma sadece yeni memurların atanması için imzalanmadığını bilmemiz gerek. Veya bu anlaşma büyük ortağın küçük ortağa sus payının vermesi için imzalanmamıştır.

Ohri Çerçeve Anlaşması iç savaşa doğru giden siyasi ve toplumsal krizi önlemek ve sonlandırmak amacı ile imzalansa da, esas anlaşmanın amacı ve hedefleri birlikte yaşama kültürü ile demokrasi kültürünün gelişmesi idi. Ancak son 10 yıldır anlaşmanın doğru hedef ve amaçlarından uzaklaştığı, hükümeti oluşturan partiler ise daha da fazla ayrıştırıcı politikalara imza attığı görülmektedir.  Hükümet birlikte yaşama kültürünü geliştirecek yerine her seferinde toplumu daha da fazla ayrıştırıcı politikalar ve projeler üretmiş ve gerçekleştirmiştir.  Toplumu ayrıştırmaya yönelik politikalar üreten ve ayrıştırıcı projelere imza atan hükümet Türkleri tam anlamıyla unutmuş veya görmezden gelmiş, devlet bütçesinden Türkler yararlanamamıştır. Merkezi yönetimde  Türklerin temsil oranı düşük ancak yerel yönetimlerde Türklerin konumu daha da vahimdir.

Türkler Kamuda Yeterince Temsil Edilmiyor

Ohri Çerçeve Anlaşması sadece yeni memurların alınması için imzalanan bir anlaşma olmasa da, anlaşmanın imzalanmasından bu yana onbinlerce yeni memur alımı gerçekleşti. Ohri Çerçeve Anlaşması’nın imzalanmasından 15 yıl geçmesine rağmen kamuda Türklerin temsili istenilen seviyeye ulaşamıştır.

Ombdusman’ın 2014 raporuna göre kamuda toplam çalışanların sayısı 108.848’dir. Bu sayıdan %73.9’ Makedon, %19,5’i Arnavut, 1.9’u Türk’tür. Raporun hazırlanması için Ombdusman toplam 1.077 devlet dairesi, kurum ve kuruluşundan bilgi isteyip, 1.062 kurumdan cevap aldığı ve 1.062  kurumun verilerine göre hazırlandığı raporda belirtilmiştir.

Bu rapora göre hala bir çok bakanlıkta, ajans ve  kamu kuruluşunda  Türklerin temsil edilmediği görülmekte. Aynı rapora göre kamu şirketlerinde Türklerin temsil oranı çok  daha düşüktür. Devlet kurumlarına seçilmiş veya atanmış yöneticilerin toplam sayısı 2.388’dir.  2.388 seçilmiş ve atanmış yöneticilerinden sadece 29’u yani %1.2’si Türk’tür. Ombdusman’ın açıklamalarına göre devlet kurumlarıyla yeterince işbirliğinin olmadığı belirtilmekte. Ayrıca Pribe raporunda da kamunun siyalaştığı ve kurumlar arasında iletişim ve işbirliğinin olmadığı da belirtilmiştir.

Bilişim Teknolojileri ve Kamu Yönetimi Bakanlığı’nın yayınladığı 2015 raporunda İçişleri Bakanlığı ve Makedonya Ordusu hariç toplamda 109.590 kamu personelin çalıştığı belirtilmiş. Buna göre toplam kamu çalışanlarının 75,56% veya 82.807’si Makedon, 20.756 veya toplam kamu çalışanların 18,94% Arnavut.   İçişleri Bakanlığı ve Makedonya Ordusu hariç toplamda 109.590 kamu personelinden sadece 1.793 veya 1,64%’ü Türk’tür.

Diğer bir sorun işe girmiş ancak işe gitmeden evde oturanların sayısının birhayli fazla olmasıdır. Devlet memuru ünvanını kazanan gençler evde oturarak maaş almaktadırlar. Adeta en ağır rejimlerde olduğu gibi ‘‘sen maaşını al, sus, karışma, halkına hizmet etme’’ gibi bir uygulama söz konusu. Diğer bir yandan devlet memuru ünvanını kazanan gençler bürokrasi hiyerarşisinde ne zaman yükselecekler? Her zaman mı Türk memur en düşük tabakadaki memur olacak? Diğer sorulması gereken bir soru ise Makedonya Türkleri’ne hizmet edemeyecek, liyakatsız Türk memurlarına ne kadar ihtiyaç var?

Adalet beklediğimiz anlaşmadan iktidarı oluşturan partiler de bu konuda adil olmadığını göstermiştir.  Bir Türk ailesinin tamamına iş imkanı sağlamak veya tamamı devlet memuru ünvanını kazandırtmak diğer taraftan bir ailenin tamamının işsiz olduğunu Makedonya’nın her bölgesinde görmekteyiz. İş konusunda Türkler arasında da adaletli dağılımın olmadığını, Türkler arasında nepotizm eğiliminin var olduğunu görmekteyiz. Bu yüzden THP olarak hedefimiz partili kadrolara değil, hangi partili bakılmaksızın ehli kişilerin devlet memuru ünvanını kazandırmak ve devlet hiyerarşisinde yükseltmektir.

Ohri Çerçeve Anlaşması’nın Uygulanması Toplulukların Haklarını Koruma ve Geliştirme Ajansı’na Verilmelidir

Ohri Çerçeve Anlaşması’nın imzalanmasından 15 yıl geçip,  anlaşmanın uygulanması herkes için şeffaf bir şekilde  yapılamamıştır. Anlaşma gerçek ruhunu kaybettiğinden dolayı Ohri Çerçeve Anlaşması’nın uygulanmasından sorumlu sekreterya (sekreteryayı yöneten Başbakan Yardımcısı)  nüfusu az olan etnik toplulukları tarafından güven kaybetmiştir. 2008 yılında Kenan Hasipi’nin ırkçı  bir koalisyona geçiş nedenlerinden biri azınlık haklarının korunması için bir bakanlığın kurulmasıydı. Fakat Bakanlık yerine fonksiyonu olmayan bir ajans kuruldu. Hristiyandemokrat ki bana göre  ırkçı-şoven bir koalisyon aslında başta Kenan Hasipi olmak üzere genel anlamda Türkleri kullanmıştır. Zira Hasipi’nin bu koalisyona geçişi ile birlikte Türklerin konumu iyileşememiş, sadece göz boyamadan başka yeterince çalışma yapılmamıştır. Ki bu ırkçı-şoven koalisyon devlet bütçesinden son 10 yılda 25 milyar avro harcamış fakat Türklerin ihtiyaçları doğrultusunda 25 kuruş bile harcamayıp, bir medeniyeti (Osmanlı izlerini) silmiştir. Bu konuda siyasi sorumluluğun üstlenilmesi gerek. Fakat o farklı bir konu…

Diğer bir yandan geçtiğimiz aylarda Meclise Makedonya Cumhuriyeti nüfusunun %20’sinden daha az olan etnik toplulukların haklarının korunması ve ilerletilmesi yasasında düzenleme ve değişiklik yapılmasına dair yasa değişikliği önerisinde bulunmuştum. Bu  yasa değikliği önerisi ile birlikte, nüfusu %20’nin altına olan Toplulukların Haklarını Koruma ve Geliştirme Ajansı’nın tam anlamıyla faaliyete geçmesini ve  işlevselliğini kazanmasını hedefliyorduk.  Kuruluşundan bu yana yıllar geçmesine rağmen, bahsi geçen ajans bir türlü fonksiyonel hale gelememiş ve kurulma amacındaki hedeflere ve ödevlere cevap verememiştir. 15 yıldır Ohri Çerçeve Anlaşması’nın uygulanmasında Türklere olduğu gibi, nüfusu az olan diğer etnik topluluklara (Boşnak, Roman…)  haksızlık yapılmaktadır. Nüfusu az olan etnik toplulukların hakça temsili adil değildir. Hakça temsil ilkesi nüfusu az olan etnik topluluklar için geçerli olmadığını 15 yıldır görmekteyiz. Bu yüzden bu yasa değişikliği önerisiyle Ohri Çerçeve Anlaşması’nın uygulanması görevini bu ajansa verilmesini talep ettik. Böylece ajansın kurulma amacı da yerine gelip, nüfusu az olan etnik toplulukların gerçekten haklarını koruyabilecek bir kapasiteye sahip olacaktı. Bu yasa değişikliği önerisiyle Ohri Çerçeve Anlaşması’nın uygulanması görevini Toplulukların Haklarını Koruma ve Geliştirme Ajansı’na verilmesini talep etmemize rağmen, iktidarı oluşturan partiler bu yasa değişikliğine red oyu kullandılar. Ohri Çerçeve Anlaşması’nın Türklere olduğu gibi nüfusu az olan tüm etnik topluluklara yönelik uygulanması konusunda ciddi reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Mevcut  sistem ile Türklerin lehine uygulanmasını beklemek yalnış olur.