Cabir Doko: Soytarılar ve Ebu Cehiller

Bir oyunda, revüde veya sirkte gülünç hareketlerde, sözlerde veya davranışlarda bulunarak insanları gülmeye teşvik eden karakterlere tiyatro terminolojisinde soytarı diyoruz. Harlequin misali. Soytarılık art niyet içermedikçe, estetik ve içerik anlayışı sivrilmemiş kişilerce eğlence olarak görülebilir ve pek tabii ki kimseyi zevksizlik ile suçlayacak değiliz. Fakat, özellikle de topluma hasar verebilecek konularda soytarılık tehlikeli bir maskaralığa dönüşmektedir ve bu tür soytarılara zaman zaman hadlerini bildirmek her şeyden önce bir insanlık vazifesidir.

Ülkemizde Türkçe yayın yapan medyanın durumu; en hafif tabirle içler acısıdır ve bu konuyu daha önce de defalarca gündeme getirmeye çalıştım. Devlet radyo ve televizyonunda çalışan medya emekçilerini bu konuda tenzih etsem de, başlarında bulunan yönetimin yıllarca bu kurumda çalışanlara insani ve profesyonel koşullar sağlayamamasının tamamen bir vasıfsızlık ürünü olduğunu belirtmeden edemeyeceğim. Köklü bir geleneği yaşatma adına bu kuruma ve emekçilerine sahip çıkmak hepimizin görevi olmalıdır.

Ancak, kendine gazetecilik rolünü biçmiş olan şahıslara da bir göz atmak lazım. Malumunuz, internetin hayatımıza girmesiyle birlikte çoğu insan kendine yeni bir uğraşı bulma gayretine girmiştir. Bazıları bunu o kadar abartmış ki, kendilerini olduğundan da bilgili görmeye başlamış ve “uzmanlaşmışlardır”. Birileri ise kendi kendilerini gazeteci, hatta köşe yazarı ilan etmişlerdir. Beceriksizlikleri; ahlâksızlık ve riyakârlık ile kaynaşınca ortaya adi bir soytarı tiplemesi çıkıyor! Her defasında ahlâk ve adaletten bahseden bu kişilerde basın mensubu profesyonelliğinden ve gazetecilik onuru ile haysiyetinden bahsetmek ne mümkün! Yobazlık ve gericilik ideolojisi ile peydah olan bu sözde medya kuruluşları; maddi ve dolasyısıyla siyasi çıkar odaklı hareket ettiklerinden ötürü her türlü Bizans oyununa girmekten asla çekinmezler.

“Vatan, millet, Sakarya” diye sızlarlar ama gidip Türk ve Müslüman düşmanlığı ile tanınmış kişilerle işbirliği içine girerler. Kuruluş amacı son derece tuhaf olan MAN – Makedonya Gazeteciler Birliği’nde kimlerin kimlerle sıkı fıkı dostluk içinde olduklarına bir göz atarsanız ne demek istediğimi çok daha iyi anlamış olursunuz. E hani davanız Türklüktü?

Her cümlede ahlâk ve adalet vurgusu yaparlar ama kendi dar görüşleri veya çıkarları ile örtüşmeyen kişi ve kuruluşları sansürlemekte pek de yeteneklidirler. E hani kul hakkına girmek son derece yanlıştı?

Dandik ve yersiz konuları haberlerine konu ederler, ama kişisel veya siyasi nefret besledikleri bireylerin başarılarını, kamuoyunu göz ardı etmekten utanmazlar. Çünkü bu soytarıların gazetecilik ahlâkları keyfi bir durumdan ibarettir. Ey iman edenler! E hani doğru haber yapmak bir vazifeydi?

Gazetecilik müsveddeliği ile kamuoyunu yıllarca uyutmaya, aldatmaya ve yanlış yönlendirmeye çaba harcayan bu soytarılar kendi çıkarları doğrultusunda Makedonya Türk toplumuna kalıcı hasarlar verdiler. Toplumumuz nezdinde Ebu Cehil zihniyeti ile medyacılık oynadıkları yetmezmiş gibi, siyasi partilere yukarıdan bakarak ahkâm kesmeye çalışmaları gülünç bir durumdur. Kişi ve kuruluşları doğrudan hedef göstererek; yalan yanlış haberlerle, spekülasyonlarla gündemi işgal etmeye çalışan medya Ebu Cehilleri siyasiliğe bu kadar imreniyorlarsa her daim bir partiye üye olup aktif bir şekilde neler yapabileceklerini gösterebilirler. Her ne kadar yıllardır oy kullanmadıklarını iddia etseler de, Türklük üzerinden ekmek yeseler de, bu soytarıların yıllarca hangi siyasi görüşlere hizmetçilik ettiklerini çok iyi bildiğimizi belirtmek isterim. Taş fırın milliyetçisi gibi geçinen bu kişiler yeri geldi aşırı sağ partilere hizmet ettiler, yeri geldi Arnavut lobisi üzerinden Türkleri siyasetten uzaklaştırmaya çalıştılar. Bir milliyetçi oldular, bir ümmetçi, bir çağdaş görünmeye çalıştılar, bir yobazlık tasladılar!

Ancak şaibeli dış kaynakların, STK’ların, kişilerin arkasında gizlenerek “akıl satmak” veya “akıl tuzlamak” soytarı mizahından öteye gidemez! Daha önce görev almış ve hâlâ görev almakta olan belirli Türk devlet adamlarına, yöneticilere, müdürlere, siyasilere, aydınlara sırt çeviren, sahip çıkmadığı gibi kin ve düşmanlık besleyen bu soytarı gazeteciler, bu Ebu Cehil tayfası, bir anda Türk devlet bakanlığının önemini kavramışlar! Vah, vah. Gözlerim yaşardı! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Bu hikayeye çocuklar bile inanmaz.

Evet, siz beni ve partimi görmezden gelmeye, dışlamaya, düşman göstermeye çalıştıkça emellerinize ulaştığınızı düşünebilirsiniz. Lakin, siz aşağıya çekmeye çalıştıkça, siz sansür uyguladıkça Cabir Doko her şeyden önce karakteri, mütevazılığı ve becerisi ile yeni başarılara imza atmaya devam edecek ve yıllarca yaptığı gibi Türk toplumuna faydalı olmak için uğraş verecektir. Siz hedef göstermeye çalıştıkça Türk Hareket Partisi çizgisini bozmadan, ona buna satılmadan Türk toplumuna hizmet etmek için her daim ayakta olacaktır.

Sevgilerle…