SİYASET

ÜLKEMİZDE TÜRKLER VE TÜRKİYE – Maksud Ali

Türkiye’de kalkışma mı, isyan mı, darbe girişimi mi sorusu dünyada soydaş ve akraba topluluklarını da mobilize etti. Demokrasiye toplu halde sahip çıkma örneğini geçmişte görmediğimiz denilebilir, bugün çıkıldı, gelecekte de sahip çıkmamıza sebep olur inşallah. Mayıs 1980 yılı Silifke festivalına Ohri Kültür Güzel Sanatlar Derneği ile katıldık. Kaldığımız otelde bizleri askerler korumaktaydı, akşam saatlerinde proğram dışında eğlendiğimizde bizlere yaklaşan askerlerle dertleşiyorduk. Konser proğramları seyrettiğimizde darbe bugün, yarın olacak gibi konuşmalarını dinliyordum seyirciler arasında. Darbe 12 Eylül`de gerçekleştiğinde, yani 4 ay sonra kimse şaşmadı çünkü bekleniyordu. 15 Temmuz`da gerçekleşen darbe girişimini iletişim, teknoloji nimetlerinden yararlanarak gelişmeleri takip etmek için fırsat verildi. TBMM iktidar ve muhalefet partileri ortak deklarasyonu  ile ülkemizde önemli soydaş  ve dindaş konularda beraber hareket etmenin önemini hatırlattı. Bu defa da bizler bu fırsatı kaçırdıysak, ümitsiz asla olmamalıyız. Ülkemizde kayıtlı 3 Türk siyasi partimiz  darbe girişimini kınayıp ayrı bildiriler yayınladılar, keşke biz de ortak bir bildiri ile bir ilki gerçekleştirmiş olsaydık. Değişik fırsatları iyi değerlendirmek hepimize görev düşmelidir. Darbeye hayır, demokrasiye sahip çıkma gösterileri Avrupa ülkeleri arasında Bosna ve Hersek, Kosova ve Makedonya’da da düzenlendi. Ülkemizde Üsküp gösterilerini MATUSİTEB’in (Makedonya Türk Sivil Teşkilatları Birliği) gerçekleştirmesi yakışıyor çünkü Türkiye’nin desteği olmadan faaliyet yapması mutlaka düşünülemez. 3 Türk siyasi partisinin soydaş ve dindaş açısından önemli konularda ortak hareket etmesi mümkün değilse MATUSİTEB için bir engel bulunmamalı. Türkiye konu ise tartışılması bile anlamsız, siyasi parti, dernek, vakıf ve kişiler konu olduğunda farklı hareket edilebilmesinde mahsur yok. MATUSİTEB ülkemizde soydaş ve dindaşımızla ilgili konular için gösteri düzenlemesine cesaret edemediği açık. 10 yıl önce terörü lanetliyoruz gösterisi, cumartesi günü (16 Temmuz) darbeye hayır, demokrasiye sahip çık gibi gösterilerin düzenlenmesi Türkiye ile ilgili olması elbette bizleri de ilgilendirmekte ve bağlamakta ama ülkemizde siyasallaşan devlet kurum ve kuruluşların soydaş ve dindaşımız üzerindeki sıkıntılarını gözardı etmemiz yanlış olur düşüncesindeyim. Türkiye ile ilgili konularda ses yükseltmemiz, ülkemizdeki konu ve sorunlarımızla ile ilgili susmamız yani çifte standard yaklaşımımızı iktidar hükümetlerimiz kötüye kullandığını gösteriyor. Kendi vergilerimizin karşılığını gereken hizmetlerle hissetmeliyiz aksi takdirde soydaş ve dindaşımıza saygısızlık yaparken Türkiye vatandaşların hakkına da giriyoruz. Gönlümüz Türkiye olduğunu söylemek, birbirimizi ikna etmekle olmuyor ama FETÖ, PDY adlandıran  yapılarla ülkemizde ve Türkiye’de mücadele etmek ve istemek biraz aşırı gibi geliyor bana. Makedonya’da faaliyet gösteren Fetullah Gülen Cemaatı ve yakınlığı ile bilinenYahya Kemal Koleji çeyrek asır bir geçmişi var. Çok etnikli küçük bir devlette 25 yıl geriye gitmenin bir anlamı yoktur ve başarıyla sonuçlundurulması düşünülemez. Mekedon, Arnavut, Boşnak, Roman asıllı vatandaşların değil Türk asıllı vatandaşların en büyük kayıpta olacağını düşünmeliyiz. Cemaat mensubu değilim, olmamı da kimse istememiş, evimi herkese olduğu gibi onlara da açtığım olmuştur, maddi destekte bulunmamı kimse istemiş değildir, birkaç yıl Zaman gazetesi abonesi, son 10 yıl gazetesini hiç okumadığım gibi durumlardan cadı avına çıkmak yanlış. Peki Türkiye kökenli diğer aktif cemaat, vakıf, derneklerle ne yapacağız? Başka rüzgarlar esmeye başlayınca savunmamız ne olacak? Bugünden tedbir, düşünmek karar almamızda yardımcı olmak ayrı konu. Ülkemizde cemaat mensuplarına bu ölçüde saldırmak , geçmişteki hizmetleri unutmak mili ve dini ahlakımızla bağdaşmıyor. Ülkemiz ve Türkiye’de hizmet etmek eşit değildir. Güçlüyle olmak geleneğimiz Türkiye’ye fayda sağlamaz. Sabır ve sükünetle yanlışlar varsa düzeltmek, uyarmak, danışmak, tartışmak bizlere yakışır, daha iyi hizmetlerin sağlanmasını hepimiz beraberce  başarabiliriz. ”Dumanlı” zamanlarda dost görünen çıkarcılardan bereket beklememiz hayal olacak. Son yıllarda T.C.kurum ve kuruluşların destekleri ağırlıklı kişilere gittiği kesin, (K.Hasipi,S.Baki,B.Şehabi..) gelecekte azınlıkta kalan bir toplumun tüm kesimlerine hizmet yayılması için beraberce uğraş vermemiz kaçınılmaz oldu.

606x340_338776 13775585_10209201212000077_4546580936468827917_n