KÜLTÜR & SANAT

PİRLEPE’DE HAÇ VE KİLİSE GALİP – Maksud Ali

Ülkemiz Makedonya  kan dökmeden Yugoslavya’dan ayrılarak 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. 2001 yılında yaşanan krize iç savaş mı, Arnavutların devlete karşı başkaldırışımıdır diye tartışılabilir. Fakat 2001 yılındaki kriz Makedonya’ya yeni bir Anayasa’nın getirilmesine sebep oldu. Bağımsızlığının 25.yılında ve 2001 yılında iç krize son vermek amacı ile imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması’ndan sonra  hala etnik ve din konularındaki belirsizliklerin devam etmesi siyasi krizlerin derinleşmesine yol açtı. Devleti devlet yapan tüm kurumların siyasallaşmasıyla birlikte adalet ve sosyal adalet kaybolmuş oldu. Devletin içine girmiş olduğu bu krize mevcut  şartlarda çözülmesi şu anda sadece bir hayal ve bu krize ancak uluslararası camianın girişimiyle daha doğrusu AB ve ABD’nin katkılarıyla bir çözüm bulunabilir.

Sorunlara çözüm önerileri masada olabilir, anlaşmalar da olabilir ancak anlaşmaları uygulamak hükümete kalıyor.

Son 10 yıldır yolsuzluklara boğulan şoven – ırkçı iktidarın siyasi ortakları da hesap vermek için hazır olmalıdırlar. Yıllardan beri seçim öncesi koalisyon ve seçim sonrası koalisyonlar ile hükümeti oluşturan partilerin ki başta koalisyon ortakları arasında yer alan Arnavut, Türk, Roman ve Boşnak partilerinin sorumluluğunu gizleyemez.

Makedonya her ne kadar çok etnikli, çok dinli ve çok kültürlü bir ülke olsa da çoğunluğunu Makedonların oluşturduğu belediyelerde durumlar vahim. İktidarın son dönemde kalıcı unsurlarından birisi maalesef bir medeniyetin, bir dinin, bir milletin tarih ve kültür konusunda toplumda bir algının oluşturulmasıdır. Makedonya’da Türkler dağınık bir coğrafyada yaşaması ve bir dar bölgede konsantre olmamaları ciddi bir sorun. Bu halde sorunlara çözüm bulmak elbette zorlaşmakta.

Nitekim Makedonların yoğun yaşadığı bir şehir olan Pirlepe’de Osmanlı döneminden kalma mimari eserlerin korunmasının ne kadar zor olduğunu göstermektedir. 10 cami, 3 tekke, 2 hamam, 5 medrese, han, çarşı, köprü, saat kule, çeşmelerin gibi Osmanlı eserlerinin mevcut halleri, Osmanlı eserlerine ne kadar sahip çıkabilidiğimizin ve koruduğumuzun ıspatıdır. Pirlepe’de toplam nüfus 76.768’dir.Bu nüfusun sadece 917’si (1.2%) Türk, 4.433’ü (5.8%) Roman geri kalanı ise Makedondur. Hal böyleyken ve hukuk devletinin işlemeyişinin zararlarını elbette biz çekiyoruz.

Bilmeyen veya unutanlar için 1992 yılında Pirlepe’de bir Osmanlı eseri olan Saat Kule’ye haçın takıldığını hatırlatmak isterim. Unutanlar olabilir, ancak papaz eşliğinde düzenlenen töreni gören ve o anı yaşayanların saat kulemize haçın nasıl takıldığını unutmaları mümkün değil.

2001 yılındaki iç kriz devam ederken Üsküp – Kalkandelen (Karpalak) otoyolunda bir bombalı saldırı sonrası 10 polisin öldürülmesine karşılık Makedon şoven-ırkçı gruplar Çarşı Camii’yi yaktılar. Fakat Üsküp – Kalkandelen (Karpalak) otoyolundaki bombalı saldırıda hayatını kaybeden 2 Roman Müslüman kardeşimizin olduğunu camimizi yakan ırkçı-şoven gruplar bilmiyormuydu?  Hayatını kaybeden 10 polisten 2’sinin Müslüman olduğu kamuda pek yansımadığını bilmek gerek. Azınlığın ne  olduğunu bilenler, azınlıkta yaşayanların ne tür bedeller ödediğini, ne tür zulümler gördüğünü, ne tür acı ve azab çekildiğini iyi bilirler.

Anlaşma gereği Kalkandelen yakınlarında bulunan ve hasar gören Leşok Manastırı ve Pirlepe Çarşı Camii’nin onarımının gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Milli Konzervasyon Merkezi’nin eski müdürü ve şu anda Kültür Bakanlığı Müsteşarı Behicudin Şehabi’nin önderliğinde başlatılan çalışmalarda Leşok Manastır’ı onarılıp hizmete verildi. Fakat Pirlepe Çarşı Camii’nin onarılmayacağını bilen veya şüphelenen hiç mi olmadı? Kendini Osmanlı torunu olarak tanıtan ve Osmanlı torunu olduğunu iddia eden Şehabi’ye nasıl güvenebiliriz?  Siyasi kişiliği bir yana uzman kişiliğiyle yurt içinde ve yurt dışında bu konu ile ilgilenen kurum, kuruluş ve uzmanları bu kadar aldatması doğru mu?

Kendi esas görevini yapamayarak, sünnet şölenleri sayesinde Arnavut partisinde milletvekili oldu, akabinde Kültür Bakanlığı’nda müsteşar görevine atandı ve hala müsteşar olarak görev yapmakta. 2001 iç krizde yakılan Çarşı Camii halen harabe durumda fakat camimizin onarılması için çaba sarfetmesi gereken ve o görevde bulunan şahıs camiiyle yeterince bile ilgilenmedi. Maalesef camimiz şehrin tuvalet merkezi haline dönüştü. Bu üzücü tabloya kim dur diyebilir?

Avrupa’da bile benzerine rastlanmayan güzeller güzeli iki şerefeli minare maalesef acınacak durumda.

2004 yılında şu anda hükümetin en büyük ortağı olan ve dönemin ana muhalefetini oluşturan Vmro-Dpmne partisi bir bildiri yayınlayarak  caminin onarılmasının durdurulmasını istemişti. Durdurulmasının sebeplerine gelince sebep olarak bilim, din, etnik, tarih ve kültür gibi konularda çeşitli bahaneler üretildi.

Pirlepe şehrinin nüfusunda Arnavutların olmayışı veya sadece 22 Arnavut’un yaşaması, bu zor görevi üstlenmek Roman Müslümanlara kalmış oldu. Protestolar düzenleyip, camiinin onarılmasını talep ettiler yıllarca.  19 Şubat 2010 yılında kundaklanan Çarşı Camii’nin kalıntılarında Cuma namazı  kılınacaktı. Aslında hem Cuma namazı kılmak hem de devlete karşı bir protesto amacı taşıyordu. Cuma namazını kılmak üzere ve protestolara katılmak üzere Pirlepe’ye gittim. Ancak polis çember oluşturup, Cuma namazının kılınmasına izin bile vermedi.  Protestoya katılan vatandaşları sindirmek  için Belediye’de çalışanlar, polisler ve devlet kurumlarında çalışan memurlar vatandaşlara caminin ibadete değil, müze gibi kullanılmasına izin vereceğini söylüyorlardı. Bu doğrultuda vatandaşları ikna etmek için çaba sarfediliyordu.

‘‘Cami istiyoruz’’ protestolarını insanın unutması mümkün değil. Pirlepe’ye bağlı Kanatlar’dan bir soydaşın protestoda yer aldığını görünce, soydaşıma senin burada ne işin var diye sorunca, aldığım cevap şuydu: Camii bizimdir!  Bu cevabı aldıktan sonra susmak bize yakışır mı? Ne diyorsunuz dilsiz şeytanlar?

Cuma namazi Çarşı camiinde kılınamayınca Cuma namazını Romanların yoğun yaşadığı Trizla mahallesinin meydanında müftü M.Topaloski kıldırdı. Hükümet ve onu oluşturan partilerin uzantıları Romanların yoğun yaşadığı Trizla mahallesinde yeni bir caminin inşaatı için izni verdi. Yeni bir caminin Trizla mahallesinde inşaası,  Çarşı camiinin onarılmasını bir süre engelleyebilirler.

Bir arada yaşama kültüründen yoksun kalan bir zihniyet, ortak kültür mirası anlayışından da çok uzak kaldıklarını göstermekteler. Bu gaflet içinde olanlara yardımcı ve destek olanları deşifre etmek için herkese görev düşmekte. Son 10 yılda heykeller, anıtlar, müzeler ve kamu binaları için hükümet 650 milyon Avro para harcadı. Bu para halkın parası. Halkın 650 milyon Avrosu bir medeniyetin silinmesi için inşa edilen yeni kamu binaları, heykel , anıt ve müzeler inşa edildi. Elbette iktidar ortaklarından olan Türk partisi (TDP) de sorumludur.   Şoven – ırkçı bir iktidar bu yapılar ile iktidarda kalmayı başardı. Zararını ise bizler, yani azınlıkta kalan etnik topluluklar görmektedir. Dolayısıyla faturanın Türklere kesilmesi de kaçınılmazdır.

2006 yılında Ankara ziyaretinde dönemin T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan  ‘‘Osmanlı döneminden kalan mimari eserlerimize taviz vermemek gerektiği’’ konusund bir nasihatta bulundu. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, ‘‘Kenan Hasipi korkaktır! Korkak kalacaktır! Osmanlı eserlerinin korumasını Hasipi’den beklemek yanlıştır’’ diyerek, uyarmıştım.  Aslında satılmış ve korkutulmuşlara güven duyulmaz.

Ülkemizde protesto ve eylemler hala devam ederken, koruma altında olan bina, anıt, heykeller protestocular tarafından boyandığı için polisin suç duyuruları ayrımcılığı da işaret etmiyor mu?  Koruma altında olan Pirlepe saat kulesine rahatlıkla haç takabiliyorlar, fakat biz bir heykeli boyadığımızda suç duyurusu ile karşılaşıyoruz. Saat kuleye haç takmak suçtur. Suçlular da belli, ama suçu işleyenlere ceza kesilmedi. Kültür Bakanlığı tarafından koruma altındayken Pirlepe Çarşı camii kundaklandı.  Kimse suçlanmadı, kimseye ceza kesilmedi. Bu düzensizliğe, çifte standarda dur deme zamanı geldiği gibi buna hep birlikte son vermeliyiz.

Makedonların çoğunluğunu oluşturan belediyelerde şimdilik haç ve klise için savaşanlar galip gelse de, hilale gönül verenler artık kendi muhassebelerini yapmak zorundadırlar.

13396842_992474084175471_211190794_o 13396667_992474224175457_140092196_o 13334342_992474684175411_507416889_o 13388969_992474780842068_2051622689_o