Maksud Ali: Ekonomi,Hukuk Ve Demokrasi
11 Aralık 2016 erken genel seçimleri meclis aritmetiğini kökten değiştirdi. 11 yıl iktidarda olan milliyetçi-ırkçı iktidar hükümet kurma şansını kaybedince anayasa, yasaları çiğneyerek korkusuz davranmaya başladı. Aynı siyasi görüşlü Cumhurbaşkanı İvanov bu hukuksuzluğa eklenince devlet ve kurumları 5 ay içinde yolsuzluklara boğulan siyasilerin emrinde çalışmaktadırlar. Seçimlerden sonra yeni meclis dönemi en yaşlı milletvekili ile açılması gerekirken kirli oyunlarını devam etmek için eski dönem Meclis Başkanı Trayko Velyanovski ile devam etmektedirler. Meclis engellemeleri aylardır ırkçılığı beslemektedir. Kara propaganda tüm gücüyle işbaşında. “Arnavutlara ölüm”, “kahpe Arnavutlar” gibi sloganlar ile mobilize olan ırkçı kesimin siyasi Türk ortakları ne yapacaklarını bilemiyorlar. İktidar kalma uğruna tüm aşağılıklara boyun eğmektedirler. Hiçbir Türk partisi proğramında bu gibi işbirliği öngörmemiştir. Bu şartlar altında görgüsüz, birikimsiz, kültürsüz bir Türk milletvekilinden gereken adımların atılmasını beklemek hayal olur. Çünkü koltuğundan ayrılması hayallerini altüst edecektir. Profesyonelleşme sözlerini kullanmak ve profesyonel hareket etmenin soydaş ve dindaşımız için daha önemli olduğunu bilmeliyiz.
Balkan ülkelerinde demokrasi prensiplerinin yara aldığı dönemler oldu, bedelini tüm yakın coğrafyamız ödedi ve ödemeye mahkumdur. Hukuk kurallarına uymayan geçici hükümet varsa ekonomide istikrardan bahsedebilirmiyiz?Ekonomide istikrar hukuksuz, demokrasisiz düşünülmesi mümkün değildir. Yatırımcıyı “güven”ortamı endişelendiriyor. Yatırımcıda param ne olabilir düşüncesi varsa maliyetler değişiyor ve sonuçta vatandaşa yük olmaya başlar. Demokrasilerde hükümet kurma arayışları genelde 45 gün sürer ve başararısızlıkla tamamlanırsa seçimlere tekrar gidilir, bizde bu durum değil Meclis’te çoğunluğu sağlayanlara engeller çıkartılmakta. Bu artık balkan kültür ve inadından başka birşey değildir. Meclis engellemeleri milli iradeye ters düşmektedir. 120 milletvekilinden 69 destek varsa, engellemelerin bir anlamı kalmaz. Meclisin asıl görevi kanun ve denetim yapmaktır. Türkler açısından Meclis’te temsilde adaleti sağlayamadığımızdan dolayı bizler için daha kötü olduğunu bilmeliyiz. İki Türk milletvekilinden birisi köle gibi tutulduğu için handikaplıyız. Arnavut karşıtı slogan ve söylemlerin sorumluları arası Türklerin de olması geleceğimize leke düşürmektedir. Sağduyulu davranmamız geleceğimize yardımcı olabilir.
2017 devlet bütçemiz 3.2 milyar avro olduğu için kanunsuzluğun bir sonu var. Meclis’ten geçmeden yurtdışı borçlanmaların gerçekleşemeyeceğini bilmeliyiz. Bütçede öngörülen ödemelerin sıkıntısını hepimiz yaşamaktayız, yani bütçe gelirlerinde azalmayı gizlemek saçma oldu. Çiftçiye yönelik tarımsal destek ödemeleri gecikiyor ise alarm sesleri kapımızda demektir. 2014, 2015 ve 2016 yılları öngörülen bütçe transferleri gecikmesi hesapsız, kitapsız harcamaların yapılmasını gösteriyor. Şeffaflık ve bütçe disiplini eksikliği yolsuzluklara işaret ediyor. Irkçı iktidarın yanlış ekonomi politikalarından kaynaklanan heykel, anıt, kamu binaları ekonomi büyümenin lokomotifi olamadı. Kamu borcumuz 5 milyar avroyu aştı ve ülkemizi borc bataklığına sürükledi. 37 milyon avro yıllık faiz ödemesinden 120 milyona yükselmesi toplam bir yıllık çiftçi tarımsal ödemelerine denk geliyor. Halkın vergileri ırkçı yapılara harcandıysa yıllık faiz yükünü hissetmek zorundayız. Yeni ekonomi politikalara ihtiyaç olduğu için yeni hükümetin kurulmasına engel olanlar hesap vermelidirler.
Etnik gerilimi yaratmanın kısa vadede faydası olabilir ama uzun vadede asla. Yolsuzluklara boğulan bir devletin Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan’ın ayni partiden (milliyetçi) olmasının faturasını ödemekteyiz. Anayasa ve yasaları farklı okumamız bir kültür eksikliği olmalıdır. Irkçı kesimlerin demokrasiyi savaş mantığı ile işletemeyeceğini öğrenmelidirler. Çok etnik ve çok dinli bir ülkede özellikle Balkanlar’da demokrasi müzakere ile karşılıklı hoşgörü ve uzlaşma ile hayat bulur. Ülke güvenliğimiz bir partinin ırkçı kesimine teslim edilmemelidir. Demokrasi, hukuk devleti ve ekonomi tüm vatandaşların geleceği için önemli unsurlardır. Vazgeçilmesi söz konusu olamaz. Irkçı kesimlere karşı gelmek zorunda değiliz ama ırkçı kesimlerle hareket etmek soydaş ve dindaşımıza fayda sağlamaz. Türk siyasi partilerimiz iktidar nimetleri uğruna iktidar tuzağına düşmemelidirler.