RÖPORTAJ

Mücadele, Dik Duruş ve Özgürlük Sembolü Ufuk Derneği

Makedonya’da 2010 yılında hız kazanan iktidarın güttüğü ayrılıkçı politikalar sonucu Makedonya Türkleri ve diğer etnik topluluklar arasında kutuplaşma çok büyüdü. Bunu yaparken iktidarlarını güçlendirmek için en üst siyasi kadrolardan başlayarak, devletin yerel ve genel kurumlarını yöneten müdürler etnik ve dini ayrımcılık yapmak için ellerindeki yetkileri, otoritelerini ve devlet imkanlarını kötüye kullandılar. Bu kötü gidişata dur demek, birlik beraberliklerini korumak ve mücadele etmek için 2008 yılında Türk gençleri Ufuk Derneği’ni kurdu. Dernek on yıla yakın bir süredir Makedonya genelinde etkinlikler düzenleyen aktif bir kurumdur. DEMOKRASİ ve İNSAN HAKLARI alanında çalışmalar yapan Ufuk Derneği ,,yüz kızartıcı’’ insan hakları ve demokrasi ihlalleri yapılan ülkemizde kısıtlı imkanlar ile zor ancak onurlu bir mücadele vermektedir. Ufuk Derneği yönetimi ve gönüllüleri geçtiğimiz yıllarda maddi manevi çok büyük kayıplar vermiştir. Buna rağmen dernek sergillediği dik duruştan taviz vermemiş, aynı kararlılık, çalışma azmi, adalete olan inancımız ve misyonumuzun gerçekleşmesi için faliyetlerimize günümüze kadar devam ediyoruz. Makedonya’nın demokrasi ve insan hakları alanlarında yıllardır uluslararası kuruluş raporlarında notu kırıktır. Ülkemizde farklı etnik ve dini topluluklar birbirine düşürlmüş, ırkçı söylemler iktidarın bakanları, yandaş medyadası tarafından bile kullanılmaktadır. Sokaklarda etnik gruplar arasında yıllardır gerginlik ve çatışmalar yaşanmıştır. Bunlar olurken halkı kışkırtan siyasi iktidar kadrosunun zenginleştiği son yıllarda daha net görmekteyiz. Örneğin eski İçişleri Bakanının (Yankulovska) muhalefetin yayınladığı yasa dışı dinleme konuşmalarından ,,Arnavutlarla bir arada yaşanılamayacağını, Türkleri kulaklarında çekip seçimde oy vermeye zorlayacaklarını’’ söylediğini ve neredeyse Makedonlar hariç tüm etnik gruplara hakaret ettiğini duyduk.

İktidarın ayrılıkçı yaklaşımının sürdüğü yıllarda zor şartlarda hayatlarını sürdürmeye çalışan Türkler toplum olarak onarılması zor darbeler aldı. Eğitim ve Bilim Bakanı’nın birkaç yıl önce verdiği demeç şöyleydi: ,,Türkçe ders kitaplarının yayınlanmama sebebi tercümanların Türk dizilerini tercüme etmekle meşgul olduklarından kaynaklanıyor’’. İktidar yandaşı Sitel TV genel yayın yönetmeni Dragan Pavloviç Latas muhalefet lideri ile düzenlediği canlı yayında: ,,Türk gibi yalan söylüyorsun’’, dedi.  Oysa Türklerin iktidar koalisyonunda bir Türk partisi var.  Eğitim Bakanlığı’nda Talim ve Terbiye Kurulu Müdürü var iken bunlar oldu. Türk  bakanın demeci ile ilgili tek bir kelime bile söylemeden olanlara sessiz kaldı. Tabii Türk öğrenciler de yıllardır ders kitabı olmadan ders yaptı. Sitel TV’nin genel yayın yönetmeni Dragan Pavloviç Latas ile ilgili ,,özür dilemenin yolunu bulsun’’ diyerek yumuşak sözlü bir tepki verdiler. Bize göre özür dilemesi yetmiyordu bulunduğu görevden istifa etmesi gerekiyordu. Aynı Latas paralel gazeteciler derneği kurdu ve dernekte Türkçe yayın yapan iktidar yandaşı gazetenin genel müdürü ve yayın yönetmeni genel sekreter olarak görev aldı. Biz Ufuk Derneği olarak ne Makedonya Türklerine ne de büyük Türk milletini hakaret edilmesini ve küçük düşürülmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Yaşanan bu hadiseleri elimizden geldikçe tepki verdik, kınadık ve bir grup arkadaşımız Sitel TV önünde protestolara katıldık. Büyük bir kısmı da protestoya katılamadığı için, sosyal ağlardan tepki verdi ve skandal açıklamayı kınadı. Makedonya Türklerine bu tür saldırılar yapılırken sessiz kalmak kendi milletine ihanet ve zülümdür. Tahminim bu tür tepkilerden ve iktidarla beraber olan Türk partisine yönelik gönderdiğimiz eleştilerden dolayı ,,siyasete karışan dernek, siyasi oluşum’’ olarak görülüyoruz.  Bizi anlamayanlar ilk önce bizi araştırıp, yaptıklarımıza baksınlar. Ufuk Derneği yardımlaşma, sanat veya kültür derneği değildir. Tam da bu sebepten ,,Ohri Çerçeve Anlaşmasında’’ yer alan devlet kurumlarında Hakça Temsil İlkesinin Türklere yönelik uygulanmadığından paneller ve konferanslar yaptı ve kitap yayınladı. Tabii ki bu konular ülkedeki siyaset ile birebir bağlantılıdır. Bu sebepten iktidarın koalisyon partneri Türk partisine yönelik eleştiri ve yanlış yolda yürüdüklerini söylemek en başta Türk STK’sı, vatandaş ve seçmen olarak görevimiz. Altını çizerek söylüyorum, derneğin düzenlediği çoğu panel ve konferansa Türk siyasi partilerinin temsilcileri davet edilmiştir. Etkinliklerin hiçbirine iktidar koalisyonunda yer alan Türk partisinin temsilcisi katılmamıştır. Oysa Türklerin karşılaştığı sorunların çözümü demokratik bir ortamda halkla siyasilerin ve bilim adamlarının bir araya gelip konuşulmaktan ve tartışılmaktan geçiyor. Farklı görüşlerin temsilcilerinin katıldığı demokratik bir ortamda sorunlarımızı konuşmayı ne zaman öğreneceğicez? Türkler olarak bu süreçte biraz geç kalmıyoruz mu?

Bizim kurum olarak hiç kimseye yaptığımız çalışmalar için hesap vermek gibi bir zorunluluğumuz yoktur. Bugünlere kadar kendi imkanlarımızla geldik. Bir tek Makedonya Türkleri ve diğer etnik topluluklar yaptığımız çalışmaları değerlendirebilir, beğenebilir veya beğenmeyebilir, hatta eleştirebilir. Türklerin karşılaştığı en büyük sorunlardan bazıları temel ve Anayasa garantisi altına alınan Türkçe eğitimde bile yaşanmaktadır ve en kötüsü bu sorunlar yıllardır çözülmüyor. Bir eğitimci olarak bunları gündeme taşımamdan doğal ne olabilir? Söz konusu Türk öğrencileri olunca, hiç kimsenin rahatsızlığı, düşüncesi veya alınması, herhangi bir şekilde bu tavrımdan dolayı bana karşı tavır almasının benim için bir önemini yoktur. Benim için Makedonya’daki Türk çocukları ve gençlerinin daha iyi şartlarda daha kaliteli eğitim alması, iyi yetişmesi herşeyden önemlidir. Türkçe eğitimde kalitenin diğer eğitim dillerine göre daha düşük olduğunu uluslarası kuruluş ve geçmiş AB raporlarında da yer almaktadır. Yani bunu sadece biz eğitimciler değil, AB kurumları da tespit etmiştir. Ona rağmen yıllardır iyileştirme için adımlar görmüyoruz. Türklerin yaşadığı yerleşim yerlerinde altyapıya yıllardır yatırım yapılmıyor, bu durumlar eğitimi de hayatı da olumsuz etkiliyor. Oysa Makedonların yaşadığı yerleşim yerlerinin ciddi fark attığını soydaşlarımızda her fırsatta dile getiriyor.

Siyaset yapan ve makam mevki sahipleri siyaset yapmak halkını daha iyi yaşatmak için mücadele vermek, sorunlara çözüm üretmek ve bu bağlamda adanmaktır. Siyaset şahsi çıkar ve yakın akrabaların ekonomik durumunu iyileştirmek, istihdam etmek kesinlikle değildir. Tabii ki siyaset en başta dürüst, sonra özgür, aydın ve eğitimli kişiler tarafından yapılmalıdır. En başta siyaset yapanların bir vizyonu olmalı. Örneğin, mevcut iktidarın veya yeni kurulacak hükümmette yer alacak Türk partisinin Makedonya’daki Türklerin durumunu, koalisyonu kurarken 10 yıl sonra nerede görüyor?! Sormamızdan doğal ne olabilir? Artık Türkleri temsil ediyorum, seçimde oylarını alayım da makam mevki sahibi olayım dönemi kapanmalıdır. Türkler boş sözler dinlemek, seçimden seçime ziyaret edilmek istemiyor, sorumlu siyasetçilerden icraat bekliyorlar.

Ülkemizdeki yıllardır süren antidemokratik ortam ve devlet kurumlarının işlevsizliği 27 Nisan’da Makedonya meclisine ,,taşındı’’.  Makedonya Meclisi’ne yapılan saldırı ülkemizde yıllarca yaşanan zülmün bir sonucudur ve ülkemiz için çok büyük bir AYIPTIR! Makedonya Meclisi’nde o gece Türk toplumunun refahı ve daha iyi yarınları için hayatını riske atan milletvekili ve Ufuk Derneği Kurucu Genel Başkanı Enes İbrahim’de vardı. İstifa edip dernekle ilişkisini kesip siyasete atılan genç arkadaşımız haklı mücadelemizi siyaset yaparak ettirmeye kararlıdır. İktidar yandaşları bilmez veya bilmezlikten geliyor. İktidarın istediği gibi düşünmeyen, istediği gibi hareket etmeyenler bu ülkede çok ağır bir dönem yaşadı ve çok ağır bedeller ödedi. Baskılar, tehditler ve hesaplaşmalar yıllardır en ağır yöntemler ve ,,sapkınlıkla’’ iktidar kadroları makamın verdiği yetki ve güçle uygulandı. İnsanların düşünce özgürlüğü, hareket özgürlüğü, yaşama ve çalışma hakları, eğitim ve sağlık alma hakları, istihdam edilme hakları, devletten alması gereken hizmetlere kadar en temel haklarına engeller konuldu, kısacası hak edene hakkı verilmedi. Hakkını alabilmeleri şartlandırıldı şantaj yapıldı, onların olan şartlı bir şekilde onlara verildi. Bunların yaşandığı iki milyonluk ülkede yüz binlerce genç haklı olarak ülkeyi terk etti ve yıllardır bu göç hiç durmadı. Türk yerleşim yerlerine seçim sürecinde polis baskı yaptı, sıkı denetim ve kontröller uygulandı, soydaşlarımızın bir kısmı yandaş olmadığı için cezalandırıldı. Üsküp’e birkaç kilometre mesafede olan  Türk köyünde bir aile için sadece odunculuk yapıyorlar diye polis tarafından kuşatıldı. Osmanlı’dan kalma tarihi eserlerimiz yıllardır en ağır saldırı altındadır. Ohri İmaretinin yapısı tamamen değişirken, Üsküp Taş Köprüsü’nde çatlak oluşurken, Radoviş Kemer Köprüsü’ne belediye sembolu kırmızı haç konuldu… Bütün bunlar ve daha onlarcası olurken iktidardaki Türk partisi sessiz kaldı. Oysa Türk Devlet Bakanı, Türk milletvekili, Bakanlıklarda Türk müdürler, Üsküp Büyükşehirde Meclis Üyesi, Radoviş Belediyesinde iki Meclis Üyeleri var… Osmanlı Devleti ile haklı olarak övünüyoruz, peki ama Osmanlı’dan kalma tarihi eserlerimizi korumak için Türkleri hükümette bugüne kadar temsil edenler, olup biten onca hadiseden sonra neden bir kınama bile yayınlayamıyor. 2001 yılında ülkenin Kuzey Batısında yaşanan iç çatışmada Pirlepe’de Osmanlı’dan kalma cami ateşe verildi harabeye dönüştü. Kalkandelen bölgesinde bir manastır da ateşe verilmişti. Dağdaki manastır AB fonlarından onarılırken, cami niye şehir merkezinde harabe olarak duruyor? Pirlepe Belediye Başkanı iktidarda Türk ortakları varken cami onarımını neden engelliyor? İktidarın sadık koalisyon partneri sözde Türkleri temsil edenler bu süreçte keşke kurumumuzun uyarılarını dikkate alıp da sorumluluk alsaydılar. Harekete geçip de en azından Osmanlı mirasının hepsini değilse bir kısmını koruyabilseydiler. Koalisyon partnerinizden Türk yerleşim yerleri için de altyapı  sorunlarının çözümünü talep etseydiniz, yaşanan insan hakları ihlalleri için, polis şiddeti için İçişleri Bakanı ve yetkililere birer soru sorabilseydiler. Türklere yapılan açık ayrımcılık için adalet arayabilseydiler. Peki ya vergilerimiz? Türklere hizmet olarak dönmesi gereken vergiler hizmet olarak Türklere dönmüyorsa nereye harcanıyor!? Yoksa iktidar vergileri Türklere karşı mı kullandı? Koalisyon partnerlerine tavır alabilseydiler, duruş sergileseydiler o zaman ne bizim vatandaş ve kurum olarak eleştirilerimizi alırdınız, ne bizim yaptığımız etkinliklerde sorumlu tutulurdunuz, ne de soydaşımızın haklı eleştirilerini alır isyanıyla karşılaşırdınız. Olmayan tavrır ve duruş sergilenmemesinden dolayı etnik topluluk olarak saygınlığımızı yitirdiğimizi düşünüyorum. Ufuk Derneği’nin iki yayın organı Ufuk Dergisi ve Haber Makedonya e-haber sitemizde bütün bu dönemde yaşananlar kayıtlıdır ve gelecek nesillere miras olarak kalacaktır. Kısacası anlımız AK olduğu için haklı mücadelemiz de devam edecektir. Halkın vicdanı ve özgür sesi olmaya devam edeceğiz.

Yazımda saydığım çoğu olay insan hakları ve demokrasi ihlalidir, saydıklarımın çoğu Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesinde yer almaktadır. Bütün söylediklerimin arkasında duruyorum ve hepsini yerinde ve devlet kurumlarının resmi belgeleri ile kanıtlamaya hazırız. Ufuk Derneği Makedonya’da yıllardır süren adalet ve özgürlük mücadelesinde yer almıştır. Makedonya’nın gidişatının iyi olmadığını düşünüyor ve değişimden yana olduğumuzu net bir şekilde muhalif STK’ların oluşturduğu platformda yer alarak herkese gösterdik. Çünkü biz Makedonya Türkleri ve diğer tüm etnik topluluklar için adalet, refah, demokrasi, eşitlik, ekonomi, işçi haklarının korunması ve uygulanması, sosyal hakların genişlemesi ve güçlenmesini istiyoruz. Bir etnik veya dini topluluğun diğerleri üzerinde olduğu, Türklerin hor görüldüğü ayrımcılığa uğradığı, sırf Türk oldukları ve bir kısmın siyasi görüşleri farklı olduğu için ilerleyemedikleri bir Makedonya’da yaşamak istemiyoruz. Güvenli bir ülke istiyoruz. Biz parti devletinde yaşamak istemiyoruz! Makedonya hepimizin vatanıdır ve demokrasi ilkeleri çerçevesinde yönetilip AB ve NATO’ya en kısa zamanda üye olmalıdır. Makedonya’da demokrasi ilkeleri doğrultusunda değişimin önümüzdeki günlerde olacağına da inancımız tamdır. Sadece bugüne kadar değil, yeni kurulacak hükümet ve iktidar döneminde de Makedonya Türklerinin kalesi Ufuk Derneği, Türk milletinin yanında duracaktır. Demokrasi ve insan hakları herşeyden önce deyip savunduğu değerler için mücadeleye devam edecektir.