Niyetimiz, Kurbanlığımızdır – Ömer Hobol
Hamd’ın her türlüsü âlemlerin Rabbi olan Allah’a (c.c) aittir. Salat-ü selam Allah’ın kulu ve resulu olan Hz. Muhammed’e (s.a.v) olsun. İslam dininin temelini oluşturan birçok kavram vardır. Başlıktan da anlaşılacağı üzere konumuz “Kurban” olduğu için; Kurban ile alakalı iki temel kavram olan “İman” ve “İbadet” kavramları üzerinden hareketle; Kurban konusu Kur’an-ı Kerim ve Sünnet ışığında işlenecektir. İslam dinin neye inanılması gerektiği konusu, dinin sahibi olan Allah tarafından belirlenmiştir. Allah neye inanılmasını istemişse, mü’min iddasında bulunan bir kişi, inanılması gerekenlere inanmak zorundadır. Kuşkusuz ki inanılması gereken ilk şey Allah inancıdır. Bu iman şartı; Allah’ın varlığı ve birliği, kâinatın, dünyanın, güneş, ay, yıldız ve gezegenlerin, kısacası gözle görülen ve gözle görülmeyen tüm varlıkların Allah tarafından yaratılmış olduğu olgusunu da kabul etmek gerekir. Yaratma sıfatına sahip olduğu için, yaratmış olduğu varlıklar da kendisinin mülkü sayılır. Allah; insanın da yaratıcısıdır. Bilinen mânada Allah’ın iradeli ve bilinçli olarak olarak yarattığı tek varlık insandır. Bu yüzdendir ki insan din kavramı ile direk muhattabtır. Çünkü verilmiş olan iki büyük hediye irade ve bilinç ile insanın doğruyu ve ya yanlışı seçme hakkını verir. Dolaylı yoldan bir insanın inanması ya da inanmaması insanın kendi elindedir. Bu doğrultuda insana verilmiş olan irade ve bilinçle, gönderilmiş olan peygamberler ve kitaplar ile insana nasıl bir şekilde inanması gerektiği konusu aktarılır. Sonuç olarak kişi ya kabul eder ya da reddeder. Allah bir mü’minden kendisine iman etmesini ister. Kendisinin bir ve tek yegâne mutlak güç kabul etmesini, yaratıcı olarak da sadece kendisini bilmesi ve tanımasını ister. Yaratmış olduğu insana, kendisine nasıl yaklaşabileceğinin yolunu da göndermiş olduğu peygamberler ve kitaplar sayesinde öğretir. İnsanı Allah’a yaklaştıran basamakları ibadet olarak tanımlayabiliriz. İslamiyet’te teori başlı başına bir önem taşır. Lakin teoriyi pratiğe dökmek de önemlidir. Dinin sahibi olan Allah, kullarıni, kendisine ibadet etmesini ister. İbadeti, insanlara; kendisine ulaştıran birer yol olarak tayin etmiştir. İnsanların ibadetleri Allah tarafından sınırları çizilerek insanoğluna bildirilmiştir. Bu ibadetler bazen; namaz kılmak ve oruç tutmak gibi sadece beden ile yapılır. Zekat ibadeti gibi sadece mal varlığının belirlenmiş oranın verilmesi ile de ibadet edilebilir. Ya da hac gibi hem maddi hem de bedenen yapılması gereken ibadet biçimleri vardır. Kurban insanlık tarihi kadar eski bir ibadettir. Maide Suresi 27. ayetini referans olarak gösterirsek, (daha detaylı bilgi için Maide Suresi 27. ile 31. ayetlerini okuyabilirsiniz) ilk kurban ibadetinin Hz. Adem ve Hz. Adem’in çocuklarından başladığını gözlemleyebiliriz. Fakat bu kurban ibadet bizim bildiğimiz hayvan kesimden ziyade, farklı bir şeyi kurban etme olarak da anlayabiliriz. İlk olarak hayvan kesimi olarak gerçekleştirilen kurban ibadeti Hz. İbrahim ile başlamıştır. Saffat Suresi 100. ayetten başlayarak ta ki 111. ayete kadar Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail ile alakalı herkesin bildiği kıssa antarılır. (Daha detaylı bilgi için Saffat Suresi’nin 100. ile 111. ayetlerini okuyabilirsiniz.) Kurban olarak kesilebilecek hayvanlar: Deve, sığır, inek, öküz, manda, koyun ve bunların cinsindenki hayvanlardır. Kesilecek olan devenin en az 5 yaşında olması; inek, öküz, sığır gibi hayvanların en az 2; keçi ve koyunda en az 1 yaşını doldurması şartı aranır. Şayet keçi ve koyun 1 yaşında olmayıp gösterişli ve etine dolgun iseler o zaman 7, 8, 9 aylık olarak da kurban edilebilir. Kurbanın sırf Allah’ın rızasını kazanmak için kesilmesi gerekir. Kesim esnasında Allah’ı anmak ve onun yüceliğini tekrar etmek gereklidir. Kesilecek olan kurbanlığın yana yatırılıp tekbirler eşliğinde (Bismillah Allahu Ekber) diyerek kesimi yapılmalıdır. Kurban etinin taksimi konusunda Hac suresi 36. ayetinde olduğu gibi; bir kısmından kendimiz faydalanabiliriz. Kalan kısımların da ihtiyaç sahiplerine dağıtılması gerekir. Kesilen kurbanın derisini dileyen kurbanı kestiren de kullanabildiği gibi, başka birine de verebilir. Kurban derisi satılsa bile parası herhangi bir ihtiyaç sahibine verilmesi gerekir. Kişi kurbanını kendisi kesebileceği gibi, vekâlet yolu ile de kestirebilir. Malesef ki son birkaç yıldız vekâlet yolu ile kurban paralarını toplayıp, kurban kesiminde usulsuzluk yapan bazı sivil toplum kuruluşlar ve bağımsız organizasyonlar türemiş durumdadır. Bunu söyleme amacım sivil toplum kuruluşlarını ve kurban kesimi organizasyonlarını yapanları töhmet altında bırakmak değil. Lakin ben parasını verdim gerisi beni ilgilendirmez demek, bir müslümana yakışmaz. Zira ibadetlerde niyet kadar bilinç de önemlidir.
Bayramlar insanların manevi duygularını kıpırdatan, insanlara birliği, bütünlüğü, kardeşliği hatırlatan önemi ve anlamı olan büyük günlerdir. Bayramlarda büyüklerin ellerini öpmek, ailevi ve akrabalık bağlarını pekişirmek gerekir. Zira ibadetlerin Hakk’a bakan yüzü olduğu gibi halka bakan yüzü de vardır. Şimdiden herkesin Kurban Bayramı’nı tebrik eder, başta Kurban ibadeti olmak üzere; bütün ibadetlerimizin Allah katında kabul olmasını niyaz ederim. Allah’ın selamı üzerimize olsun.