SİYASET

Enes İbrahim: “Türkler Makedonya’nın Kurucu Unsurudur”

Makedonya Cumhuriyeti bağımsızlığının 25. yılı vesilesi ile bu hafta ulusal yayın yapan Makedonya’nın en çok izlenilen tv kanallarından biri olan TV21’de  Click Plus programının konuğu Türk Hareket Partisi Genel Sekreteri ve Millletvekili Enes İbrahim oldu. Bağımsızlıktan bugüne kadar geçen sürede özellikle Makedonya Türk toplumunun konumu, durumu ve sorunları hakkında İbrahim önemli açıklama ve tespitlerde bulundu.

         Gece Aşırı Komunistler Kapitalist ve Reformcu Oldular

Ülkenin kuruluşundan bu yana geçmiş olduğu sıkıntılı dönem ve hala süren proplemleri göz önüne aldığınızda Makedonya’nın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sorusuna Enes İbrahim:

’Bağımsızlık sürecini yaşım küçük olduğundan detaylı olarak hatırlama şansım yok. Fakat 16 yıldır gerek siyasi parti gençlik kolları, gerek sivil toplum alanı, toplumsal olaylarda, gerekse benzeri konularda aktif görevlerde bulundum. Bu birikimimle benim şahsi ve net görüşüm bağımsızlık sürecinde ve sonrasında Makedonya Türklerinin siyasi olarak organize olmadığıdır. O dönemde ‘’Türk Demokratik Birliği’’ isminde bir siyasi kuruluşumuz vardı, fakat bu birliğin bağımsızlık için net bir görüşü yoktu. Buna rağmen diğer taraftan Makedonya Türklerinin en büyük bir bölümü Makedonya Cumhuriyetinin bağımsızlığını desteklemekteydi.

Bügünkü durumlara göre, 2001 yılında Ohri Çerceve Anlaşmasının imzalanmasından önce mi yoksa sonra mı daha iyi pozisyondayız diye kafalarda soru işaretleri mevcut.  Özellikle son yıllarda devletin bütün kurumlarının iktidar partisinin kontrolü altında olmasından dolayı bizler resmi verilere güvenememekle birlikte sözüne ettiğim karşılaştırmayı da tam ve net olarak yapamıyoruz. Diğer bir ilginç konu ise, bağımsızlığın kazanılmasından sonra bir gecede en büyük komunistler, reformist veya kapitalist oldular. En büyük eski komunist yeni kapitalist kamu şirketetlerinin sahibi oldular. O dönemde gerçekleşen özelleştirmedeki payın %99’unu Makedonlar alırken %1’ini Arnavutlar almış oldu, Türkler ve diğer etnik topluluklar bu paydan hiçbirşey alamadılar. Makedonya Cumhuriyeti 2001 yılından sonra hernekadar çok etnikli bir ülke olduğu denilse bile, bana göre Makedonya iki milletten oluşan bir ülke oldu, bir tarafta Makedonlar diğer tarafta ise Arnavutlar, kalanlar yok sayılmakta. 25 yıldır bu iki etnik grup aralarında bir çatışma ve pazarlık içindeler, diğer topluluklar ise gündemde yok.’’ cevabını verdi

enes-click-plus-jpeg-2

Ohri Çerçeve Anlaşması’nda Türkler Unutuldu

‘’2001 yılında imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması konusunda, nüfusu %20’nin altında olan küçük etnik toplulukların bu konuda hala belli çekince ve eleştirileri var, bu konuda sizin tutumunuz nedir’’ sorusuna Türk Hareket Partisi Milletvekili Enes İbrahim :

‘’Öncelikle küçük bir düzeltmede bulunmak durumundayım. Nüfusumuzun az olması küçük olduğumuz anlamına gelmiyor sadece sayımız az. Kısa bir süre önce Mecliste, iktidar Makedon partisi yöneticileri biri Makedon dilinde diğeri Arnavut dilinde olmak üzere iki yeni devlet üniversitesinin açılması için teklifte bulundular ve bunu ellerinde bulundurdukları çoğunluk oyladı. İlginç olan aynı yöneticiler 1997 yılında Arnavut dilinde pedagoji bölümünün açılmasına yoğun şekilde karşı çıkmış ve o dönem gerçekleşen büyük öğrenci protestolarını düzenlemişlerdi. Bu ve benzeri hareketler artık halk arasında Vmro-Dpmne ve DUİ koalisyonunun bir ihale koalisyonu olduğu söylentilerini güçlendirmektedir. Bu durum öyle mi, yoksa değil mi ben bu konuya bu ortamda girmek istemiyorum ama koalisyonun diğer ortaklarınının tavrını anlayamıyorum. Böyle bir koalisyonda ne işleri olabilir, Makedonya’da Türklerin durumu utanılacak seviyede. Bağımsızlıktan bu yana geçen 25 yılda verileri analiz edersek en dipte olduğumuzu göreceğiz. Böyle bir durumda iktidardaki Türk partisinin koalisyondaki işi Vmro-Dpmne’nin emir kulu olmak mı, yoksa Türklerin temsilcisi olmak mıdır?  Diğer taraftan Ohri Çerçeve Anlaşmasından kimse mutlu değil, birileri çok verdik diyor, diğerleri az aldık diyor, bu az aldıklarını söyleyenler hiçbirşey alamayanları görmezden geliyor  ve sonuç itibari ile Ohri Çerçeve Anlaşmasından kimse mutlu veya tatmin görünmüyor. Çerçeve Anlaşması trajik bir dönemin sonlandırılması için (2001 yılındaki iç savaş) imzalandı, bir anlaşmaya imza atmak kolaydır ama zor olan onu uygulamaktır. Geriye dönecek olursak 2002 yılında ülkedeki halk Çerçeve Anlaşmasının uygulanmasını istemekteydi, tam da bu yüzden o dönem siyasi değişim oldu. Buna karşılık geçen yıl siyasi krizden çıkış için Prjino Anlaşması imzalandı, fakat bu anlaşmanın uygulanmasında ciddi problemler var. Anlaşmanın birçok maddesi ve Pribe’nin Raporunda belirtilen eksikliklerin uygulanması önümüzdeki seçimlerden sonraya bırakılıyor. Buradaki kilit soru halkın bu anlaşmanın uygulanmasını isteyip istememesi. Ohri Çerçeve Anlaşmasının imzalanması konusuna gelecek olursak, anlaşma dışında bağımsız Makedonya’nın 25 yıllık tarihinde Türkler kamu kurum ve kuruluşlarından göz ardı edilmişlerdir. Çerçeve Anlaşması ile ortaya çıkan %20’lik nüfus fenomeni ,  hiçbir Avrupa ülkesinde yok. Gelişmiş demokrasi ve sistemlerde sayısı az olan etnik topluluklar, sayısı fazla olanlar tarafından koruma altına alınmakta. Makedonya’da ise sayısı fazla olanlar sayısı az olanları ayaklar altına almaktalar. Öyle ki biz Türkler temsilde son derece kötü durumdayız, bütün ülkede sadece 29 kamu pozisyonunda yöneticimiz var. Hepsi de Türk partisinin kadroları değil. Mecliste sadece 2 milletvekilimiz var. Bildiğiniz üzere ülkede siyasi partiler seçimlere seçim öncesi koalisyonlarla katılmaktadırlar. Nüfusu az olan etnik toplulukların siyasi partileri böyle koalisyonlarda kendine düşen payı alamamaktadır. Seçim sistemi de dezavantaj, bu sebeple nüfusu az olan etnik toplulukların garantili milletvekili hakları olmalıdır. Milletvekili olarak geçen aylarda nüfusu %20’nin altında olan etnik toplulukların hakları yasasının değiştirilmesi için teklifte bulundum. Verdiğim teklif AB raporları ve Pribe raporunda da gerektiği gibi çalışmadığı belirlenen mevcut Makedonya Cumhuriyerti Topluluklar Haklarının Geliştirilmesi  Ajansının yeniden yapılandırılması ve düzenlenmesini içermekteydi. Fakat Meclisteki iktidar çoğunluğu bu teklife karşı çıktı ve teklif onaylanmadı. Diğer taraftan bakacak olursak Ohri Çerçeve Anlaşmasının imzalanmasının 15. yılında bu anlaşmanın 12 yılında aynı iktidarın görevde olduğu ve anlaşmanın Türkler için uygulanmadığını görüyoruz. Biz Türkler artık bu anlaşmanın bir şekilde uygulanmasının yolunu bulmak zorundayız. Sizlere bahsettiğim yasa değişikliği teklifi  tam da bu konuda çözüm getirmekteydi. Çünkü 15 yıldır Ohri Çerçeve Anlaşmasının uygulanmasından sorumlu olan kurum Başbakanlık altındaki Çerçeve Anlaşmasının uygulamnasından sorumlu sekretaryadır. Bu kurum ne yazık ki bizlere bugüne kadar bir getiri sağlamamıştır, ve yasa teklifinde nüfusu %20’nın altında olan topluluklar için Ohri Çerçeve Anlaşmasının uygulanmasının, Topluluklar Haklarının Gerçekleşmesi Ajansı tarafında yapılması öngörülmekteydi. Ama ne yazık ki yasa değişikliği teklifi kabul görmedi. Şu anda bulunduğumuz durum ve ortamda Ohri Çerçeve Anlaşmasının ruhu ve içeriği kaybolmuş durumdadır. Eğer Ohri Çerçeve Anlaşması gerektiği gibi uygulanmış olsa idi, bugün bukadar bölünmüş olmaz ve çok farklı bir pozisyonda olurduk. O durumda birlikte yaşama kültürümüz olmuş olurdu, bu bahsetiğim kültür bayramda misafirliğe gidip baklava yemek veya paskalya’da yumurta vermek değildir. Bana göre birlikte yaşama kültürü herkesi eşit haklara sahip olmasından başlamaktadır, ama ne yazık ki bugün bu yok. Son 10 yıla bakacak olursak Ohri Çerçeve Anlaşması, iktidarın iki büyük ortağı tarafından sadece siyasi pazarlıklar için kullanılmaktadır, ve bu durumda Türklerin durumu asla gündeme gelememekte. Türkler olarak hakça temsilde son derece ciddi problemimiz var, toplam nüfusun %3,85’ini oluşturuyor olmamıza rağmen temsildeki oranımız Ombudsman’ın raporuna göre %1,63’’ şeklinde cevap verdi.

Makedonya Türk Hareket Partisi Genel Sekreteri ve Milletvekili Enes İbrahim’in Click Plus programındaki son sözleri ise:

‘’Bizler geçmişte olduğu gibi haklarımızı Anayasa ve yasalar çerçevesinde aramaya devam edeceğiz. Türkler her zaman bu ülkede yasalara saygılı olmuşlardır. Yasalar ve demokrasi çerçevesinde biz bu arayışımıza devam edeceğiz. Ama artık devlet bir konuda açıkça tavır sergilemek zorundadır. Bu ülke iki etnikli topluluktan mı oluşmakta yoksa fazla etnik topluluktan mı. Nüfusu az olan etnik topluluklar için garantili milletvekili sağlanması konusunda bir yol bulunmalıdır. Haklarımızın sağlanması ve korunması açısından da bir yol bulunmak zorundadır. Eskiden Arnavut toplumuna yapılan haksızlıkar şimdi Türklere ve diğer nüfusu az olan etnik topluluklara yapılmaktadır. Eğitim alanında durum içler acısıdır. Bir tarafta birkaç öğrenci için sınıf açılabiliyor, fakat mevzu Türklere gelince 40 öğrenci için yeni sınıflar açılmıyor’’ oldu.