Onbir Aylık Hasretin Vuslatı; RAMAZAN – Ömer Hobol
Allah’a(c.c) hamd olsun.
Resülü’ne(s.a.v) selam olsun.
Oruç ibadeti İslam dinin beş temel esaslarından biridir. İnsanlık tarihinin başlangıcı ile birlikte oruç, insanoğlunun ilk atası olan Hz. Adem’den(a.s) itibaren başlayarak ta ki peygamberliğin son halkası olan Hz. Muhammed’e(s.a.v) kadar gelmiş-geçmiş bütün ümmetlere farz olan bir ibadettir.
Türkçesi oruç olan ibadetin Kur’an-ı Kerim’deki karşılığı “savm”dır. Savm el çekmek, uzak durmak manası taşır. Oruç ibadetinin genel bir tanımını yapmak gerekirse; Oruç, inanan bir kişinin imsak vaktinden ta ki akşam/iftar vaktine kadar; yeme, içme ve cinsi münasebetten uzak durmasıdır. İslam dinindeki ibadetler Hicri takvim(ay takvimi) esas alınarak yapılır. Oruç ibadetinin de gerçekleştiği ay Ramazan ayıdır. Ramazan ayını değerli kılan sadece oruç ibadetinin o ayda ifa edilmesi değildir. İndirilmiş olan son İlahi mesajın(Kur’an-ı Kerim’in) Ramazan ayının Kadir gecesinde Hz. Peygamber’e ilk hitabla karlışaşmış olması da Ramazan ayını daha da kıymetli hale getirir.
Ramazan ayına ulaşan her müslümanın oruç tutması kendisine farzdır. Bu Allah’ın bir emridir. Bilerek ve istiyerek oruç tutmayan bir müslüman bir farzı yerine getirmemiş olur. Oruç tutmamanın normal şartlarda mazereti olamaz. Ancak bir kişi hasta veya yolcu olması oruç ibadetini sonraya ertelemesi için bir mazeret olabilir. Hasta veya yolcu olduğunda orucunu tutmayabilir, Ramazan ayından sonra tutmadığı gün sayısı kadar oruç tutması gerekir. Düzenli olarak ilaç tedavisi gören ve iyileşmesi mümkün olmayan hastalar Ramazan ayı boyunca orucunu tutmazlar. Bunun yerine tutamadığı oruç günlerinin ödemesini yapar. Bu ödeme usulünün adı fidyedir.
Oruç ibadetinin amaçlarından birinin fakirlerin açlığını anlamak olduğu kanaati yanlıştır. Zira fakir yada zengin olması gözetilmeden iman etmiş olan herkese farzdır. Oruç ibadetinin yerine getirilme şekline bakıldığında; Oruç’un kişiyi her istediğini, istediği zaman elde etmesine; arzu, istek, hırs, şehvet duygularının kırılmasına ve azamiden asgariye indirilmesine, kısacası nefsini terbiye etmeyi öğreten bir ibadettir demek doğrudur. Çünkü insan tabiatı gereği acelecidir. Ki, Hz. Peygamber(s.a.v) oruç ile alakalı: “Oruç sabrın yarısıdır.” buyurmuşlardır.
Ramazan ayı; başlangıcı rahmet, ortası merhamet sonu da cehennem azabından kurtuluş olan kıymetli bir aydır. Bu kıymetli ayın her saniyesini iyi değerlendirmek gerekir. Kur’an-i Kerim okuyarak(hem metnin orjinalini hem de anladığımız dilden tercümesini), namazlarımızı düzen kılarak, Allah’ın ismini çokça anarak değerlendirebiliriz. Ki bu mübarek ayda edindiğimiz güzel davranışlarımızı, hayatımızın geri kalan zaman diliminde de devam ettirmemiz bizim hayrımızadır.
Sahur ve iftarda çalan davullar, sahurlarda ve iftarlarda ailelerin, akrabaların, eş-dostun tek bir sofrada buluşmaları Ramazan ayının güzelliklerindendir.
Hayırlı Ramazanlar…