Özel Yetkili Savcılığın Çalışmalarını Değerlendirdi
Özel Yetkili Savcılığın (ÖYS) çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pribe’nin raporunu dikkatlice incelediğimizde aslında Makedonya Cumhuriyeti’nde demokrasinin temel şartı olan ‘’hukuk devleti’’ ve ‘’hukukun üstünlüğü’’ ilkelerinin neredeyse hiç saygılanmadıklarını ve uygulanmadıklarını göreceğiz.
Tam da bu yüzden ‘’Prjino 1’’ anlaşmasının görüşmelerinde Özel Yetkili Savcılığın kurulma fikri ortaya atıldı. Bu kurum devlet içindeki yapıları temizlemek, ülkede oluşan ‘’kanunsuzluk ruhunu’’ ortadan kaldırmayı ve nihayetinde mahkeme ve savcılıklardan başlayarak kurumların düzene sokulmasını sağlaması gerekiyordu.
Şimdiye kadar Özel Yetkili Savcılık açtığı ve ortaya çıkardığı birkaç dosya ile siyasi bir yapı gibi görünen, fakat gerçekte yarısı yeraltı, yarısı da ‘’polis-suçlulardan’’ oluşan bir yapının devleti işgal ettiğini tereddütsüz ortaya çıkardı. 10 yıllık iktidar ile bu yapıyı oluşturan kişilerin (siyasi parti üye ve sempatizanlarının) sayısının az olmadığı, bunların kriminal suçluların metodları ile ülkeyi ve vatandaşları yağmaladıklarını,böylece Makedonya’nı yaşanılmaz bir yere dönüştürdüklerini görüyoruz.
Özel Yetkili Savcılık şimdiye kadar ki çalışmalarında, ülkenin gerektiği noktaya taşınmasında ve herkesin desteğini mutlaka vereceği bir yumruk olduğunu, dikkat çekici bir cesaret, yeterlilik ve kararlılık gösterdi.
Özel Yetkili Savcılığın çalışmalarına iktidar Vmro-Dpmne ve Arnavut Demokratik Bütünleşme Birliği (DUİ) partileri başta olmak üzer son olarak da Arnavut Demokratik Partisi (DPA) niye karşı çıkmaktadırlar? Makedonya Meclisinde neden Özel Yetkili Savcılık yasasındaki değişiklikliklere karşı çıktılar?
Son on yıldır ülkeyi yöneten siyasi partiler, ki burada Vmro-Dpmne’den söz ediyoruz. DUİ ve DPA figüranlık yapıp sadece ‘’masadaki kemikleri’’ alıyorlar ama Vmro-Dpmne’ye sadakatle hizmet ediyorlardı. Bu yapıların taktiklere başvurması, engellemeler çıkarması ve hukuk düzeninin yeniden kurulmasına karşı çıkmaları normaldır.
Geçen yıllarla birlikte devletin bütün kademelerine yerleşmiş bu yapılar, herkesi ‘’satmaya’’ hazır durumda olduklarını biliyoruz. Hatta kendilerine temsil hakkı veren ve devlet kurumlarından pozisyon almaları ve büyük kazanç sağlamalarına vesile olan halkı bile satmaya hazırdırlar. Devletlerde yolsuzluk ve suçların her zaman kendi başına oluşmadığı bunların belli bir masala dayandığı (ideoloji, ‘’tarih’’, ‘’vanatseverlik’’) biliniyor. Böylece bu işin içinde olan siyasi liderler ve çevresinin gerçek yöneticiler olduğu inandırılıyor. Bunlara inanmayacaklar ise (şiddetle) uzaklaştırılacaklardır yalanına başvurulmakta.
Her ne kadar son günlerini saydıklarının farkında olsalar bile, Özel Yetkili Savcılığıkla ilgili herşeyi engellemeye çalışacakları biliniyor. Zaman kazanacaklarını ve böylece önümüzdeki seçimlerden sonra oluşacak iktidarın ‘’zayıf’’ olacağını ve kendilerini adalet önüne çıkaracak güce sahip olmayacağını umuyorlar.
İşleri hiç de kolay değil, ama biz ‘’karşı cephede’’ olanların da işi kolay değil. Sonuçta et ve kemikten insanlarız ama aldanmayalım (şimdi bizim aramızda olup bu rejimin kuruluşunda emeği geçenleri, büyük kazanç sağlayanları unuttuğumuzu sanmasınlar bu benim onlara mesajımdır) zor olacak, ama başka seçeneğimiz yok.